Friday, February 23, 2007

Bir Türkmen Tutuklunun Serüveni


İzzettin İsmail TUZLU

Vendavi aşiretine mensup olan İzzettin İsmail Tulu, 1943 yılında Kerkük’e bağlı dağıyla, Gamgin bağlarıyla meşhur olan Tuzhurmatu’da doğdu. İlk, ortaokulu Tuzhurmatu’da bitirdikten sonra öğretmenler enstitüsünü Kerkük’te 1964 yılında bitirip oradan mezun oldu.

1964’te Dakuk ilçesine bağlı Ğade köyünde öğretmen olarak göreve başladı.2 yıl hizmet yaptıktan sonra Tuzhurmatu’nun İBNİ HALDUN ortaokuluna Resim öğretmeni olarak atandı. 4 yıl görev yaptıktan sonra Tuzhurmatu lisesine atandı. 3 yıl sonra Tuzhurmatu’da Şafak ilköğretim okuluna atandı.

1981 yılına kadar görev yaptığı okullarda öğrencilerinin düşüncelerinde milli duygular ekerek, Türkmen davasını rehberlik yapmıştı.

1974 yılında 1981 yılına kadar periyodik olarak Türkiye’yi ziyaret eden İzzetin İsmail Tuzlu; her ziyaretinde üst düzeyi yetkililere ve sivil toplum kuruluşu önderlerine Türkmen toplumunun sıkıntılarını, Saddam rejimi tarafından maruz kaldıkları asimle politikalarını anlatmakta bir hayli çaba harcamıştı.

1981’de Türkiye’ye son gelişinde Bahçelievler’de bulunun MHP genel başkanlığını ziyaret ederek Türkmenler hakkından geniş kapsamlı bir rapor takdim etti. Aynı raporu MHP yoluyla Başbakan Demirel’in Divanına olaştırılmasını istemişti. O dönemde Saddam casusları Türkiye’de cirit atarak yüksek sayıda çeşitli üniversitelerde öğrenci kimlikleriyle Türkiye’de barınan casuslardan, çifte vatandaş olan Cahit Hüseyin Nusret Ağa Yakubi, İzzettin İsmail Tuzlu’nun Türkiye’deki faaliyetleri hakkında Irak Muhaberatına bilgi aktarmış ve soruşturma esnasında iki kez İzzettin İsmail Tuzlu’nun aleyhine Bağdat’ta tanıklık yapmıştı.

Bu nedenle İzzettin İsmail Tuzlu Saddam rejim tarafından 20 ağır ceza hükmüne çaptırıldı. Geride, büyüğü 10 yaşında küçüğü de 2 yaşında 5 çocuk bıraktı. Mücahit eşi Hacar Hanım; çocuklarına hem anne hem babalık hem de uzun yıllar boyu hapishane ziyareti işkencelerine kocasının uğruna katlandı.

İzzettin İsmail’in hapishanede bulunduğu ilk yılında 2 yaşında olan oğlu Eşref Annesinin kucağında Babasını ziyaret ederdi. Son yıllarında ise Eşref Annesine rehberlik yaparak hapishane yollarında büyüdü.


Saddam rejiminden çekilen çok yakın kimseleri hapishane ziyaretlerine gelemediler…
Ateş Düşen Yeri Yakar demişleri: Aile bireyleri her zorluğa katlanarak 16 yıl boyunca ayda iki defa 500 KM. yolu gidiş dönüş’te kat ederek, yazın merhametsiz sıcağında, kışın dondurucu soluğunda ve Sabah’ın erken saatlerinde cezaevinin ziyaret etmek için, uzun kuyruklar oluşturmakla, taşıdıkları yiyecek poşetlerini de başka bir acı onlar için…

SORGULAMA AŞAMASINDA İŞKENCE

20 yıl mahkûm olan ve BM kararıyla 16 yıl filli Abu Ğreyp Cezaevinde yatan İzzettin İsmail Tuzlu; sorgulama aşamasında ağır işkencelere tabi tutuldu. Hele Musul’da sorgulandığında ahlak dışı yöntemlerle işkence gördü. Bağdat’ta ise, büyük çapta işkencelere maruz kaldı. Elleri arkaya bağlı, tavana aslı bir şekilde saatlerce kırbaç zoruyla itiraf etmesi için dövüldü. Her türlü işkenceye karşı direnen İzzettin Tuzlu, hiçbir Türkmen’i ihbar etmeyerek bütün işkencelere katlandı. İtiraf etmeyince de Saddam’ın üvey Kardeşi Barzan El- Tikriti (Irak Muhaberatı Başkanı) huzuruna çıkardılar.
İsmini ve hangi vilayetten olduğunu öğrenince:

“Bunun yeri nerede, nereye konulmuştur. Türkmenlerin yanında dediler. Hemen yerini değiştirin. Gözünün önündeki parçayı bir az kaldı. Önümdeki masaya bak ne yazılmış, bana oku? Genel Muhaberat Başkanlığı yazılmıştı. Okumuş İzzetin Tuzlu. İşte anla şimdi sen neredesin ve ben, Türkmen tutuklularından % 50’sini temizlemeye Saddam tarafından yetkiliyim. Artık bizimle yardımlaşman lazım, Başka çaren yok. Bize itiraf et. Bizim de işimizi kolaylaştır.” Dedi İzzettin İsmail, itiraf etmeyince Muhbirin sözüne dayanarak Tuzlu’ya 20 yıl hapis cezası verildi.

Türkmen Kadınları Vefalıdırlar !!

16 yıl Saddam hapishanesinde Turancılık, Türkçülük davası yüzünden yatan İzzettin İsmail Tuzlu, Türkmen kadınları en büyük fedakârlıklara katlanmışlardır. Birçok Arap mahpusun eşleri bir iki yıl sonra hapis haneye eşleri hakkında boşanma davası açıyorlardı. Bu konu da hem hapishane yetkililerini hem de mahkûmları zor durumu sürüklüyordu. Ancak bu konuda bu güne kadar bir Türkmen Mahkûmun ne eşi nede bir yakını tarafından böyle bir durum tespit edilmedi. Allah; Türkmen kadınlarının sütlerini temiz yaratmıştır. İşte Türkmen kadınları Türkmen davasına göstermiş olduklar özverileri mahkûm eşlerine ve yakınlarına karşı bir vefa örneğidir.

Friday, February 9, 2007

Azerbaycan’ın usta Şairi Nebi Xazri:


“Men, Kerkük hasreti ile yaşıyorum ”

1989 yılında Bağdat’a gelen bir Azerbaycan heyetinin başında çok ünlü bir şairin olduğunu söylediler. Abdüllatif Benderoğlu; Kerkük’e, Tuzhurmatu’ya telefon açıp dostum Sami Yusuf TÜTÜNCÜ ile birlikte bizleri Bağdat’a davet etmişti. Gerçekten de güzel bir gece geçirdik. Irak Yazarlar Birliğinin mütevazı bir salonunda gerçekleşen buluşma Irak Türkmen şair ve sanatçıları ile Azerbaycan şair ve sanatçıları arasında unutulmaz bir kaynaşma yaşandı. Her ne kadar Iraklı yöneticiler tarafından o geceyi biran önce bitirmeye çalıştıysalar da, yine de sıcak dostluk mesajları birbirimize şiir ve hoyratla iletmenin yolunu bulmuştuk. Zaten bizlerin ustalığı da ince duygularımızdaymış meğer. Bu hususta da kimsenin diyecek bir hali yoktur diye düşünüyorum…

Gece’de Irak’tan; Benderoğlu, Sinan Sait, Salah Nevres, Ali Marufoğlu, Sabir Demirci, Ahmet Kerküklü, Nevzat Abdülkerim, Kasım Sarıkahya, Mehmet Mehdi Bayat ve Sanatçı Mehmet Rauf Terzi ve Azerbaycan’dan Usta Şair Nebi Xazri, Kamil Veli Neriman, Kasım Kasım Zade ve Hacıbaba ile iki müzisyen katıldı. Azerbaycan ile Kerkük Karabağlı hoyratlarını karşılıklı okuyan Kerküklü Mehmet Rauf Terzi ile Hacıbaba şiirlerin yanında iki kültürün ne kadar birbirlerinden olduğunu gözler önüne serdiler.. O dönemde Irak Yazarlar Birliği Başkanı Abdülemir Mualle; iki gurubu da zaman konusunda ve diğer siyasi konularda defalarca uyarmıştı. Ancak, Benderoğlu gerekeni yaparak gece uzun saatlere kadar sürmüştü.

Bugüne kadar ve her ne kadar Kerkük’ümden uzak yaşasam da o gecenin görüntüleri izlenimleri aklımdan hiç çıkmamıştı. Beyin albümünde çerçeveleşen bu fotoğrafı oluşturanların bir parçası olan Ankara’da ani bir şekilde gelen çok değerli Nebi Xazri ile tekrar buluştuktan sonra o fotoğraf ve o gece tekrar aklımda canlandı.

2002’de Sivas’ta düzenlenen Türk Dünyası etkinliklerine katıldıktan sonra Ankara’da Türk Dünyası Kültür merkezinde bir konferans veren Azerbaycan’ın büyük şairi Nebi Xazri:
Irak ile Azerbaycan arasındaki resmi münasebetlerde iki kez Irak’ı ziyaret etmiştir.


“ Her iki seferimizde Kerkük’e gitmek istedik. Ancak, Irak yetkilileri tarafından bize müsaade edilmedi. Kerkük sevgisi içimizdeki alev alev yanan hasrettir. Kerkük ile Azerbaycan arasında Kültür bağı hiçbir zaman kopmamıştı. İster dostlar arası ile isterse de şair ve yazarlarla yani edebi bağlamda sürdürülmüştür. Umarız bir gün Kerkük’e gidip orada Türkmen kardeşlerimizle dostluk ve Türklük şiirleri okuruz ve oradaki Azerbaycanlı Türkmenleri ile hasret gideririz.”

1989 yılında çekilen yukarıdaki fotoğrafı kendisine hediye ettiğimde; “beni 13 yıl geriye götürdün ve en güzel hediyeyi bana lütfettiniz. Dedi. Ve benden bir ricası oldu. Cep telefonumdan Abdullatif Benderoğlu’nun sesini duymak istedi. Onlar konuşçukça kafamda kafamdaki çok şeyler o fotoğraf karasının yeniden gözden geçirmemi gerektiğini düşündüm...

Hayat fırsattır derler ya… İşte bendeniz de Sayın Nebi Xazri’nin Türkiye’de bulunmasından yararlanarak, birkaç toplantıya katılası için bazı organizasyonlarda bulunduk. Önce Ankara’da her hafta buluşmakta olduğumuzu gurubun toplantısına kendisini davet ettik. Orada Merkezi Azerbaycan’da bulunan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği adına Türk Şiirine yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı kendisine bir Ödül takdim ettik. Ardından da Ankara’daki evimizde ehh… Bir Kerkük Dolması da ikram edersek çok iyi olur diye düşündük. Hem de Dünya Futbol kupası Türkiye ile Brezilya maçını beraber izledik. 1–2 Türkiye’nin maçı kaybetmesine de beraberce çok üzülmüştük.

Saturday, February 3, 2007

AZERBAYCAN’DA; IRAK TÜRKMEN EDEBİYATI


Şemsettin KÜZECİ

Türkmen edebiyatı sadece Türkiye değil Türk dünyasının muhtelif ülkelerinde Irak Türkmen edebiyatı ile ilgili makaleler, kitaplar ve programlar yapılmıştır. Bu ülkelerin başında gelen Azerbaycan Devletidir. Nedeni de, birkaç kişidir. Onlardan Türkmen Yazarı Sinan Sait’tir; 1959–1970 yılına kadar Bakû’de yüksek eğitimini gördüğü sırada Irak Türkmen edebiyatını Azerbaycan halkına daha fazla tanıttı. Azerbaycan Radyosunun Arapça bölümü başkanı oldu. Ayrıca gazetecilik dalında doktorasını da aldı. Ve daha sonra 1970 ‘ta yurda döndü.
Irak Türkmen edebiyatının, Azerbaycan’da büyük ölçüde tanıtılmasında önce Sinan Sait daha sonra Azerbaycanlı Yazar Gazenfer Paşayev’ın büyük hizmetleri geçmiştir. Ama o dönemde kitle iletişim araçları bu günkü gibi ilerlememişti. Bu nedenle de bu çalışmalar istenilen gibi kaleme alınmadı. Ancak, diye biliriz ki, Sinan Sait’in Bakû radyosunda çalıştığı dönemde Azerbaycan ile Irak Türkmenleri arasındaki kültürü ilişkileri çok yakınlaşmıştır…
“O dönemde Kerkük “Müstakbel” Ortaokulunda orta bir’deydim(1976). Müdürüm Hac Kemal, beni müdür odasına çağırdı. Azerbaycan’dan Sana bir mektup gelmiştir. Nerdedir? Dedim. Dur daha dedi. İçinde bir takım kitaplar ve Broşürler vardır. Sen bu kitapları okuya bilirimsin, bir de Azerbaycan’da kimi tanıyorsun? Sordu bana. Efendim; ben kimseyi tanımıyorum. Yalnız Bakû radyosunun Arapça bölümüne birkaç mektup gönderdim ve Türkçe kitaplar istedim. Dedim… Bana gelen kitaplar arasında Samat Vurgun, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ve birkaç Kart poskart, Broşür vs…” Ş.K.
“Söylemeye değer ki, yazarımız Abdullatif Benderoğlu ve Azerbaycan Yazarı Gazenfer Paşayev Irak Türkmen edebiyatını iki ülkede var güçleriyle tanıttırmışlardır. Benderoğlu yayınladığı ve katıldığı toplantılarda yapmış çalışmalarıyla, Gazenfer Paşayev ise, Azerbaycan’da yıllar boyu yayınlanan Türkmen edebiyatı ve kültürü ile ilgili kitapları bütün zorluklara katlanarak Baku’ye getirip orada kendi imkanlarıyla Irak Türkmen Edebiyatı ve Medeniyeti Müzesini açtı ve uzun yıllar bu müzede sergilenen materyaller Türk Dünyasını ciddi bir şekilde bilgilendirmiştir.
Gitgide bu çalışmalar daha yoğunlaştı.2001 yılında Azerbaycan’ın en büyük ve görkemli Müzesi olan Nizami Gencevi Müzesinin 84 M bir salonda Irak Türkmen Edebiyatı ve Medeniyeti Müzesini resmi bir şekilde eskisinden daha geniş daha kapsamlı olarak Türkmen edebiyatçıları ve sanatçılarının ürünleriyle donatılarak yeni gömleğini giydirdi. Serginin açılışı tenteneli, çok muhteşem oldu.
Bu sergide; Gazenfer Paşayev’in yanında Bekir Nebiyev, İsrafil İsrafilov,Gülzar İbrahimkızı, Xatire Beşirova, Saadet Bünyadade, Sadaqat Hüseynov, Adil Kerimbov,İhsan Afendiyev ve Afaq Kerimmova güzelim çizgileriyle sergiye başka bir renk kattılar.
“Ayrıca,bu müzeye şahsım adına ve ITC adına Erbil,Kerkük ve Musul’dan bir takım materyaller ve Türkmen Ressamı Abbas Erenay’ın 4 tablosunu serginin bütünleşmesinde katkıda bulunduk..”
Türkmen edebiyatını Azerbaycan’da tanıtan kimi kitaplarıyla, kimi yazılarıyla kimi, kimi TV ve Radyo programlarıyla kimi de dostluk taşıyan ilişkileriyle bir alanda emek harcadılar; Gazenfer Paşayev, Abbas Zamanov, Vasim Mammed Aliyev, Anar, Ayaz Vefalı, Bekir Nebiyev, Yaşar Karayev, İsrafil İsrafilov, Vaqif Arzumanlı, Abbas Abdullah, Güllü Yoloğlu, Ekber Qoşalı, Maile Xanım, Zernişan İnqilapqızı, İlham Qahraman, Azer H.Hasret, Sevda Mehralı ve başkaları…
Türkmen edebiyatı ile ilgili Azerbaycan’da Yayınlanan bazı kitaplar:
1. Kerkük Horatları. Gazenfer Paşayev ve Resul Rıza, 1968
2. Arzu Kamber Destanı. Gazenfer Paşayev, 1971
3. Kerkük Mahnileri. Gazenfer Paşayev, 1973
4. Irak-Kerkük Atalar Sözleri. Gazenfer Paşayev, 1978
5. Kerkük Tapmacaları. Gazenfer Paşayev, 1984
6. Altı Yıl Dicle –Fırat Sahillerinde. Gazenfer Paşayev, 1985
7. Irak Türkmen Folkloru. Gazenfer Paşayev, 1999
8. Bu Sevda Ölüncedi. Gazenfer Paşayef,2001
9. Yolun Sonuna Dek. Abdullatif Benderoğlu, 2001
10. Azerbaycan Dsetanı. Fevzi Ekrem Terzi,2001
11. Türkün Sesi. Ekber Qoşalı, Şemsettin Küzeci, 2001
12. Çağdaş Irak Şiirinden Seçmeler. Gazenfer Paşeyev, A.Benderoğlu, 2001
Yukarıdaki eserlere dikkatle bir göz atarsak, Prof. Dr. Gazenfer Paşayev, Irak dışında, Irak Türkmenlerinin folkloru konusunda 6 kitap neşreden ve Iraklı olmayan ilk bilim adamıdır. Tabi ki, şimdi Azerbaycan’da yayınlanan Irak Türkleri ile ilgili kitapların sayısı arttı.
13. Kerkük Folklorunun Janrları; Gazanfer Paşayev. 2003
14. Iraq- Türkman Lehçesi; AMİA, Bakû- 2004
15. Hoyratlarım; Şiir, Şemsettin KÜZECİ. VEKTOR, 2004
16. Türkmeneli Edebiyatı; Şemsettin KÜZECİ. DGTYB, 2005
17. Kerkük Şairleri; Şemsettin KÜZECİ. DGTYB, 2006
Ayrıca, Türkmen Sanatçısı Seyfettin ÇAKMAKÇI tarafından Azerbaycan’da 2005 ve 2006 yıllarından ağırlıklı Kerkük ve Azerbaycan Türkülerinden oluşan 2 adet CD çıkarıldı.

Wednesday, January 31, 2007

Suçum Türk Olmaktır

Gecem gündüzüm acı
Vatan başımın tacı
Derdimin yok ilâcı
Tek suçum Türk olmaktır

Özgürlüğe katıldım
Zindanlara atıldım
Köle gibi satıldım
Tek suçum Türk olmaktır

Bağladılar kolumu
Kaybettim sağ solumu
Beklemeyin yolumu
Tek suçum Türk olmaktır

Yüksek sesim duyuldu
Kara gözüm oyuldu
Derim bile soyuldu
Tek suçum Türk olmaktır

Kalemimi kırdılar
Bileğimi burdular1
Dilimi susturdular
Tek suçum Türk olmaktır

Diyar diyar sürüldüm
Sürgün olup görüldüm
Dert çekmekten yoruldum
Tek suçum Türk olmaktır

Yurtsuz ocaksız kaldım
Türk'ün haline daldım
Artık candan usandım
Tek suçum Türk olmaktır

Toprağıma gidemem
Özgürlüksüz edemem
İnsanlığa kıyamam
Tek suçum Türk olmaktır

Şemsettin Kuzeci